29 Mayıs 2010 Cumartesi

Umay UmAY - Düşmedim Daha



      Çocukuluğunu ve gençliğini 90'lı yıllarda geçirenler için tanıdık bir isim olabilir Umay Umay...

Türkiye şartlarında 1997 yılı için oldukjça radikal ve yenilikçi bir albüme imza atan Umay Umy'ın albümünden klip parçasını burada paylaşmak istiyorum..


  Oldukça depresif bir müzik ve karamsar sözlere sahip parça oldukça etkileyici.. 13 sene önce ülkemiz standartlarında yapıldığını düşünürsek alkışı hak etmiyor değil...


11 Mayıs 2010 Salı

Tekrarlar..



Yine terketmem gereken bir mekan

boşaltmam gereken duygular

ve

yine gidiyordum ben


Ben bir kaybedendim

Hep sevilen

İlginç olan

ama

Hep terkedilendim


Bir kaybedendim ben

Yalnızlığa alışık olmam gerekirdi

İnsanları umursamamam

sadece içki yanımda oldu bugüne kadar


Bir kaybeden 

gitmesi gerektiği anı bilir ve ardına bakmadan 

giderdi

Öyle yaptım


Hayatın beni nereye savuracağını 

bilmeden 

gidiyorum şimdi


Yeni bir macera

Zorlu ve değişik bir hayat

Bu sefer hangi hikayeleri

dinleyeceğim

onu bilmiyorum


nereye gittiğini 

bilmeden

yeni bir oluşuma gidiyordum artık

Hesap yapmadım hiç


Bundan sonra da yapmamalıydım

Uzun yollar

boş içki şişeleri

sürekli içilen lanet sigara


Sokakta bir kaybeden ya da berduş

görünce sakın korkmayın

Onun da mutlak bir hikayesi vardır

Doğruları ve yanlışları da


Ben çok berduşlar gördüm

Kaybedenler tanıdım

Tahmin etmeyeceğiniz 

sohbetler dönüyordu aralarında


Ama

Şişe her zaman olurdu

olmalıydı da 

O olmadan bu boktan hayat çekilmiyordu doğrusu


Şimdi ben gidiyorum

nereye gittiğini bilmeden 

Yanımda şişe ve sigara paketi olacaklar bunu biliyorum

Onlar da bazen olmayabiliyorlar


Genç insanlara bi tavsiye

kendinizi yalnızlığa alıştırın

Çünkü

bir gün mutlaka yalnız olduğunuz durumlar olacak

ya da

gerçekten yalnız kalacaksınız





   

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Charles Bukowski-En iyi dostum



          En iyi dostum

Pansiyon farelerinin marş müziği eşliğinde

sürüklerken 

mukavva bavulumu

ya çok sıcak olurdu hava

ya da dondurucu soğuk


ve hatunlar

dolar savaşçılarına aşıktılar

ve ben eyalet eyalet 

dolanıyordum mukavva bavulumla

Teksas,Arizona,Louisiana,Georgia

Florida,Güney California...


Yemiştim kafayı 

iptaldim

aşikar olanla yüzleşemiyor

kirli şişelerin üstünde

cin içip

alkole alıştırıyordum 

tahta kurularını


intihar planları yapıyor ve 

çuvallıyordum,

üçüncü sınıf işlere girip

çıkmaya başladım ve

umursamayan ve benden daha zeki

birilerinin paramparça ettiği

hedeflerdi sanki

saatler


Tanrı'ya gidemezdim 

beni kurtarması için

ama Tanrım ne biçim

devirdim şişeleri


hiçliğin nehrine akan 

yüzlerce

şişe


ve içkinin kötülükleri üstüne

dilediğinizi söyleyebilirsiniz

ama onsuz hayata katlanamazdım

sıçan gözlü ustabaşlarına


tatil ve sigorta 

ile yetinen

işçilere


köleliklerinin farkında

olmadan 

kendilerini şanslı sayan

adamların 

esaretine


şişe

sadece şişe

ve şişeler sayesinde

katlanabildim 

her şeye


gün boyunca

tekrar odama döneceğim

geceyi düşlerdim

ayakkabılar çıkartılmış

karanlıkta 

yatağa uzanılmış

şişenin kapağını açıp

o ilk yudumu almak


kokuşmuşluğu 

çürümüşlüğü

üstümden atarak

bir sigara yakar,

duvarlara ve ayışığına 

aşık,

bu pis oyunu içime çektikten sonra

uzağa üfler

ve şişeye uzanırdım

gene


zayıf değil

ama güçlü:


sıkı bir yudum alıp

şişeyi yere bırakarak


herkesin 

olasılıkları

altetme

yöntemi

farklıdır.


Charles Bukowski,Bana Aşkını Getir,Parantez yayınları

sayfa:176